-
1 закрывать
kapamak,kapatmak; örtmek* * *несов.; сов. - закры́ть1) врз kapamak, kapatmakзакрыва́ть дверь — kapıyı kapamak
закрыва́ть глаза́ — gözlerini kapamak / yummak
закрыва́ть рот — ağzını yummak
закрыва́ть грани́цу — sınırı kapamak
закрыва́ть заво́д — fabrikayı kapatmak / tatil etmek
закрыва́ть кни́ги в шкафу́ — kitapları dolaba kapamak
закрыва́ть заседа́ние — oturumu kapamak
закры́ть лицо́ рука́ми — iki elini / ellerini yüzüne kapamak
2) örtmekзакры́ть ребёнка одея́лом — çocuğa battaniye örtmek
••закрыва́ть глаза́ на что-л. — bir şeye göz yummak
закрыва́ть счёт (о вкладчике) — hesabını kapatmak
закрыва́ть рот кому-л. — birini susturmak; ağzını kapamak
-
2 зажмуриться
сов. -
3 почить
сов., уст.( умереть) hayata gözlerini kapamak -
4 смежать
несов.; сов. - смежи́ть, в соч.смежа́ть глаза́ — gözlerini kapamak
См. также в других словарях:
dünyaya gözlerini kapamak (veya yummak) — ölmek Bir sabah söyledi son sözlerini / Yumdu dünyaya ela gözlerini. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünü (veya gözlerini) kapamak — 1) ölmek Fakat o gözünü kapayınca başsız kalan konak birdenbire karışmış. R. N. Güntekin 2) görmezden gelmek Dünün kurumları ile birlikte güzellik ölçüleri, değerleri de değişiyor, biz bunlara gözlerimizi kapamak istiyoruz. N. Ataç … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlerini bayıltmak — gözlerini yarı kapamak ... inleyerek, gözlerini bayıltarak nasıl düştüğünü anlatıyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayata gözlerini yummak (veya kapamak) — ölmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırpıştırmak — i Göz kapaklarını çabuk çabuk açıp kapamak, kırpıp durmak Gözlerini kırpıştırarak bu hâlin sebebini o da soruyordu. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırpmak — i, ar 1) Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak 2) Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi. Ö. Seyfettin 3) den, mec. Kesinti… … Çağatay Osmanlı Sözlük